Çocuğumuzun ağladığını gördüğümüzde rahatsız olmamız bir sır değil. Sadece minik yavrunuz ortada herhangi bir sebep yokken ağladığı zaman, ne kadar da endişelendiğinizi düşünün. Yeni doğmuş bir bebeğin iletişim kurmasının ana yolunun “ağlamak” olduğunu biliyoruz ancak, duruma yine de “düzeltilmesi gereken şey” gibi bakıyoruz!
Özellikle bebeğimiz yürümeye başlayan bir çocuk olduğunda beklentimiz büyüyor ve aslında o zamana kadar kendini ifade ettiği yöntem olan ağlamanın aksine, duygularını bizimle paylaşmasını istiyoruz. Çok şey istiyoruz…
Aslında araştırmalar, beyinlerimizin ağlayan bir çocuğa anında tepki vermesi için tetikte olduğu, bizi daha dikkatli ve yardım etmeye hazır hale getirmek için ise güdülediğini göstermekte. Ağlayan bir bebek o anda paniğe kapılmamızı sağlayarak,kalp hızımızı arttırır ve buna bağlı olarak anlık tepkiler vermemizi sağlar.
Görünüşe göre ağlayan bir çocuğa tepki vermek zorundayız , ama nasıl?
İçindekiler
Ağlayan bebek mutlaka üzgün değil!
Birçok küçük çocuk için ağlamak, üzüntünün bir yansıması değil, herhangi bir duyguyu işlemesinin bir yoludur. Öfke, hayal kırıklığı, korku, heyecan, karışıklık, kaygı ve hatta mutluluktan ağlayabilirler. Sorun şu ki, nasıl hissettiklerini açıklamak için sözel yetenek ve öz farkındalıktan yoksun olabilirler. Bu sebeple onlara “Neyin var?” diye sorduğunuzda, nadiren verimli bir cevap alırsınız.
“Ağlama demek hayatınızı daha da zorlaştırır”
Ağlama eyleminin bitmesinin çocuğunuzun (ve kalbinizin!) incinmesini engelleyeceğini düşünürsünüz ancak artık büyümeye başlayan çocuğunuza “Ağlamayı Kes! ya da “Ağlama” dediğinizde,sizin onu anlamadığınızı hissedecek ve bu “ağlama” mesajını daha yüksek ses ve daha ısrarla vermeye çalışacaktır.
Onlara “dur” dediğinizde aslında,duygularının önemsiz ve geçersiz olduğu mesajını veriyorsunuz!
Nedeni ne kadar önemsiz olsa da, çocuğunuzun o anda ne hissettiğine yoğunlaşmamanız, ağlamasına sebep olan o duyguyu birlikte ve en doğru şekilde nasıl karşılayıp işlemeniz gerektiği fırsatından sizi mahrum bırakacaktır.
Ebeveynler olarak amacımız, (ne kadar zor görünse de!) minik yavrumuzun duygusal öz-düzenleme gelişimini desteklemektir ve bu sadece onlara empati ve anlayışla yaklaştığımızda yapabileceğimiz bir şeydir.
Dikkatini dağıtmak bir çözüm değil!
Bir çoğumuz dikkat dağıtmayı duygusal cephanemizin en önemli araçlarından görüyoruz. Ve ağlayan çocuğumuzu ağladığı şeyden uzaklaştırırsak sorunun çözüleceğini düşünüyoruz. Hangimiz ağlayan bebeğimize en sevdiği oyuncağı gösterip ya da şarkı söylemeye başlayarak çocuğumuzun dikkatini dağıtmaya çalışmadık ki?
Ne yazık ki dikkat dağıtma, çocuğunuzla bağlantı kurma ve onlara duygularıyla nasıl baş edebileceklerini öğretme fırsatınızın kaçmasına sebep oluyor!
Evet, çocuğunuz başka bir çocukla bir oyuncak sebebiyle kavga ediyorsa dikkatini başka bir oyuncak ile dağıtmak uygundur ancak, çocuğunuz ayakkabısını kendi giymek isterken siz giydiriyorsunuz diye ağlıyorsa ve siz bu duruma kulak vermiyorsanız,sesini duyurabilmek için daha yüksek sesle ağlaması kaçınılmazdır.
Bazen dikkat dağıtmanın işe yarayabileceği doğrudur, ancak bu genellikle sadece bir yardımdır. Çocuğunuzun benzer bir durum veya duygu ile nasıl başa çıkacağını öğrenmesine yardımcı olmaz.
Peki o ağlarken, nasıl yaklaşmalı ve neler söylemeliyiz ?
Öncelikle sakin olduğunuzdan emin olun. Çünkü eğer gerginseniz bu durum, çocuğun sıkıntısına sıkıntı katmaktan öteye gitmeyecektir.
Kendinizi hazır hissettiğinizde, aşağıda maddeleyeceğimiz 11 sihirli cümle ile çocuğunuza yaklaşın!
1. “Aynı takımdayız,sana yardım edeceğim.”
Çocuğunuz yardımınızı istemediğini söylese bile,aslında ona destek olacağınızı hissetmek ister.
2. “Bunun senin için zor olduğunu görebiliyorum.”
Bu basit ifade, onları duyduğunuzu ve gördüğünüzü kabul eder.
3. “Üzgün / hayal kırıklığına uğramış / korkmuş / endişeli/ mutlu olduğunu anlıyorum ve bunda sorun yok.”
Bir duyguyu hissetmenin, bizi insan yapan şey olduğu fikrini pekiştirin.
4. “Bu gerçekten üzücüydü / sinir bozucuydu / can sıkıcıydı.”
Çocuğunuzun ağlamasını tetikleyen olayın kabul edilmesi, onların duygularını tetikleyen şeyleri görmelerine ve bundan sonra ne yapacağını anlamaya da yardımcı olur.
5. “Bir mola verelim.”
İkinizin de bu durumdan uzaklaşmanız,çocuğunuzun bazı durumlarda ortamdan uzaklaşmanın çözüm olabileceğini öğrenmesine yardımcı olur. Çocuğunuz ağlama nöbeti sırasında yorulmuş ve aşırı uyarana maruz kalmış olabilir, yeniden aktiviteye katılmadan önce sessiz bir yerde sakinleşmesi yeterlidir.
6. “Seni seviyorum. Güvendesin.”
Bu cümle, çocuğunuzla tekrar bağlantı kurabilme mesajı iletir. Gerçekten ona yardım etmek amacıyla orada olduğunuzu hissetmek için size sarılmaya,kucaklamaya ya da elinizi tutmaya ihtiyaç duyabilir.
7. “Tekrar denemek /yardım etmemi / biraz mola ister misin?”
Çocuğunuzun ağlama nöbeti geçirdiği dönemlerde çoğu zaman bu üç şeyden birine ihtiyacı vardır: tekrar denemeye,görevi yerine getirmek için yardım almaya ya da biraz mola vermeye… Ne istediğini söylemek yerine onlara sormak,kendilerini önemli ve anlamlı hissettirir.
8. “Ağladığını duyabiliyorum,ama neye ihtiyacın olduğunu bilmiyorum. Anlamama yardım edebilir misin?”
Çocuğunuz ilk başta neden ağladığını söylese bile, bu onlara pratik yapma şansı verebilir.
9. “Hatırlıyor musun? Bir keresinde şöyle yapmıştın…”
Dikkat dağıtıcı bir teknik gibi görünse de,çocuğunuzun mutlu ve huzurlu olduğu bir zamanı hatırlaması sakinleşmesine sebep olur.
10. “Birlikte bir çözüm bulalım.”
Sonuç olarak, çocuklarımızın problem çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak istiyoruz. Duygularını işlemeye yardımcı olacak bir çözüm bulmak, onlara nesnel olarak nasıl bakılacağını ve olası çözümlerle nasıl ortaya çıkacağını öğretir.
11. “Ağlayan çocuğunuza karşı sessizliğinizi koruyun ve onları sevgi alanınızda tutun.”
Onlar için empati ve gücün dayanak noktası olun.
Benim babam hadi bi ağla da seni döveyim diye ağlamamı küçükken kesermiş
eskilerin ilginç yöntemleri varmış 🙂