İçindekiler
Başlık ne kadar ‘Mükemmel‘ değil mi?
Peki hangimiz ebeveynliğimizden tatmin oluyoruz ve yeterli hissediyoruz? En çok sağlıklı yemekler pişirenlerimiz mi? Her gün en az 2-3 aktivite yaptıranlarımız mı? Çocuğunu 5 öğün besleyebilenlerimiz mi? Emzirebilenlerimiz mi? Kavanoz mamalarının orjinallerini evde yapabilenlerimiz mi? Eğitici oyuncaklara boğup tüm motor becerilerini çalıştırıyoruz diyebilenlerimiz mi? Tablet,bilgisayar asla izletmeyenlerimiz mi? Benim çocuğum abur cubur bilmez,çikolatayı tanımaz bile diye böbürlenebilenlerimiz mi?…
Bence hiç biri.
Kendimi yeterli hissetmiyorum!
Çocuklarımıza karşı ne kadar verici olursak olalım, asla kendimizi yeterli hissedemiyoruz bu bir gerçek. Çünkü onlara her şeyi verdiğimizi düşünürken aslında kendimizi psikolojik olarak o kadar yıpratıyoruz ki kendimize yetemez iken onlara yeterli olmamız mümkün olmuyor.
Mükemmel Ebeveynlik Nedir? Nasıl olabiliriz?
Bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Elbette her ailenin kendine has bir ritmi var ama hepsinin birleşiminin bile ‘mükemmel ebeveynlik kavramına‘ eş değer olduğunu düşünmüyorum. Mükemmellik kavramı herkese göre ayrı şekillendiği için dolayısıyla kendimize has tarzımızı ebeveynliğimize de yansıtıyoruz.
Elimden gelen her şeyi yapıyorum
Birçoğumuzun söylediği ve hissettiği de bu değil mi zaten “en azından elimden geleni yapıyorum.” Doğru bir yaklaşım çünkü hiç kimse şartları zorladığında dahi kendini veya çocuğu tatmin edecek mükemmel sonuca ulaşamaz. Elimizden gelenlerle,yapabildiklerimizle ve başarabildiklerimiz ile mutlu olmalıyız.
Çocuklarımızla yeteri kadar vakit geçiriyor muyuz?
Ben bu çocuğa yeteri kadar zaman ayıramıyorum veya istediğim gibi kaliteli zaman geçiremiyorum tatminsizliğini her anne yaşıyordur. Anneliğin doğası bu; endişe ve duygusallık. Çocuklar ellerinde olsa, bizden zamanımızın tümünü isteyebilirler. Oyun oynamak asla doymadıkları bir eylem çünkü. Bazen bize de boş vakit bırakma ve yalnız kalma yolunu seçtiklerinde içten içe mutlu olmuyor muyuz? Üstüne bir de “çok anlayışlı benim çocuğum,beni düşünüyor ve beni çok yorduğunu anladığı için serbest bırakıyor” diye de böbürleniyoruz. Avrupa’daki bazı pediatri akademilerine göre aileler çocuklarını devamlı gözlemlemeli ve öğretici olmalı. Bilim ise henüz hangi yöntemin en iyisi olduğuna karar verebilmiş değil. Ebeveynlik ile ilgili hala farklı metotlar ileri sürülmekte…
Çocuk en çok gözlem yöntemi ile öğrenir
Günlük hayatın akışında eşimizle veya diğer kişiler ile sohbet halinde iken bunu kaçırıyoruz.Eğer çocuk o esnada aynı ortam da ise bizimle göz temasında olmasa da veya o anda oyun ile meşgul olsa da aslında kulakları bizim konuşmalarımız da oluyor. Bazen durduk yere o sabah veya 2 gün önce kurduğumuz bir cümleyi önümüze sunabiliyorlar. Şaşırmamak lazım çünkü konsantre bir şekilde meşgul olsalar da her zaman onlar da bizi gözlemliyor ve davranışlarını ona göre şekillendiriyorlar.Duydukları her sözcüğü kaydediyorlar ve bunu davranışlarına da yansıtıyorlar. Çocuk dış dünya’ya fazlasıyla açık bir pencereden baktığı için ilgisini çeken her şeyi hafızasına alıyor.
Sonuç olarak; bana göre ebeveynlik hiç bir zaman mükemmel olmayacaktır.Çocuğun karakterinin ve yapısının da olaya dahil olduğunu düşünmeliyiz ve tüm kontrol bizde olmadığını aslında eşit olduğunu kabullenmeliyiz. Anne- Baba iletişiminin sağlamlığı da çok önemli bir faktördür çocuk üzerinde hem davranışsal hemde ruhsal açıdan.Hiç bir yöntem herkese hitap etmez ve doğru bu kategori de tek değildir.Bu sebeplerden ötürü herkes ‘en azından elimden geleni yapıyorum’ dediği sürece iyi birer ebeveyn.
Sevgiler
Dogru tespitler yaklasimlar ?
Teşekkür ederim güzel yorumunuz için