“Bu çocuk eskiden böyle değildi, şimdi her şeye sinirleniyor, her şeye ağlıyor….” “Kardeşiyle hiç iyi geçinemiyor, son zamanlarda vurmaya bile başladı…” “Eskiden sakindi, iyi huyluydu şimdi hırçın, öfkeli bir çocuk oldu…” “Sürekli benimle inatlaşıyor, ne dersem tersini yapmaya çalışıyor…” Bu süreçten hepimiz geçtik ve geçmeye de devam ediyoruz. Bu dönemin adı çocuklarda 2 yaş sendromu.
İçindekiler
Çocuklarda 2 Yaş Sendromu Ne Zaman Görünür?
Çocuklarda 2 yaş sendromu aslında çocuklarımızın son derece sağlıklı olarak geliştikleri ve bağımsız bir birey olma yolunda çabaladıklarını bize kanıtlıyor. Tabi adı 2 yaş sendromu olsa da etkileri tam 2 yaşında, geceden sabaha görünmeye başlanmıyor. Genelde 1 yaştan sonra başlayan etkiler 2 yaşı devirdikten sonra hatta 3 yaş civarlarına kadar görünmeye devam ediyor.
2 yaş sendromu dediğimiz dönemde, çocuklar daha inatçı, asi, isyankar ve hayır demeye çok meyilli oluyorlar. Bunun temelinde de bağımsız birer birey olma çabası var. ‘Kendi kararlarımı kendim alabilirim ve onları uygulayabilirim.’ Bunu hem kendisine hem de bize kanıtlamaya çalışıyorlar. Yani bağımsız bir insan olmaya çalışıyorlar. Son derece sağlıklı bir durumdan bahsediyoruz, endişelenecek bir şey yok aslında.
2 Yaş Sendromu Her Çocukta Aynı mıdır?
Peki neden bazı çocuklar 2 yaş sendromunu çok daha sancısız atlatabiliyorken bazı çocuklarda çok daha sancılı seyrediyor bu süreç? Bunda anne babanın tavırları çok önemli elbette ama bunun kadar önemli başka şey daha var ki, o da çocukların mizacı. Yani doğuştan getirdikleri özellikleri. Neden bu kadar etkili derseniz; bazı çocuklar daha uyumlu, daha sakindir, bazıları daha hırslı, daha inatçıdır. İşte bu tip çocuklar, 2 yaş sendromu gibi zorlayıcı dönemlerde çevreye biraz daha fazla etkilerini gösterirler. Anne baba olarak sizin tavırlarınız bunları dengelemekte çok önemli.
Çocuklarda 2 Yaş Sendromunun Panzehiri Nedir?
Çocuklarda 2 yaş sendromunun panzehiri nedir diye soracak olursanız, kesinlikle çocuğunuzla inatlaşmayı bırakmak ve ona seçenekler sunmak. Bizde kabul gören bir algı vardır; çocukların bir şey istedikleri zaman ağlayarak bunu ifade etmesinden hoşlanmayız. Bu yüzden genel anlamda ağladıkları zamanlarda taleplerine yanıt vermemeye çalışırız. Ama eğer söz konusu 2 yaş sendromu döneminden geçen bir çocuksa bunu çocuğunuzla aranızda bir iletişim yöntemi haline getirmemenizi tavsiye ederim. Yani ağlatıp sonra bittiğinde de “bak işte ağladın ve ben yapmadım, gördün mü” demek, zafer kazanmış edasıyla davranmak, aslında sandığınız kadar büyük bir zafer değil. Çünkü karşınızdaki sizin çocuğunuz ve zor bir dönemden geçtiğini düşünmelisiniz.
Çocuklarda 2 Yaş Sendromu ve Sınırlandırılmış Seçenek
Bunun yerine dikkat dağıtmak ve seçenek sunmak daha iyi bir opsiyondur. Tabi seçenek sunarken de dikkat etmeniz gereken şeyler var. 2-3 yaşlarındaki bir çocuğa çok fazla seçenek sunarsanız yine karar vermekte zorlanacaktır. Dolayısıyla karar veremediği için yine bir tartışma ortamı yaratılacaktır. Bunun yerine sınırlandırılmış seçenek sunmak doğrudur. Bu neyi sağlar? Çocuğunuz kararını kendisinin verdiğini düşündüğü için, sizinle daha az inatlaşır. Dolayısıyla aranızda tartışma yaşanma ihtimali de azalır.
Tabi bu evinizdeki kuralları tamamen rafa kaldırın ve çocuğunuz her inatlaştığında dikkatini dağıtın ya da seçenek sunun demek değil. Sanılanın aksine kurallar çocukların kendilerini güvende hissetmesini sağlar. Çünkü kural demek tutarlılık demektir. (Tabi tutarlı uygulanabilen kurallardan bahsediyoruz.) Günlük hayatın küçük rutinlerinden bahsediyorsak eğer; mesela dışarı çıkılacakken giyilecek ayakkabı ya da kıyafet konusunda da her gün tartışma yaşamak hem sizi hem çocuğunuzu yıpratacak. O yüzden böyle küçük konularda onunla inatlaşmak yerine, krizi idare edebilmeliyiz. Çocuklarda 2 yaş sendromu döneminde krizi idare etmenin en iyi yöntemi, kriz ortaya çıkmadan ortadan kaldırmaktır. O yüzden de seçenek sunmak en iyi yöntem, çocuklarda 2 yaş sendromunun da panzehiridir.
İlgili makalenin videosunu izlemek için BURAYA,
2 Yaş Sendromu Yazısını okumak için BURAYA,
Irmak Kerimoğlu’nun diğer yazılarını okumak için ise BURAYA tıklayınız.