Ana Sayfa Emzirme Emzirme ve Bağırsak Mikrobiyotası

Emzirme ve Bağırsak Mikrobiyotası

558
0

Günümüzde anne sütü, yıllar boyunca süren araştırmalar sonucunda bebekler için en faydalı besin olarak kanıtlanmıştır. Bu makalemde emzirme ve bağırsak mikrobiyotası işbirliğini almakta olduğum eğitim ve araştırmalarım devamında aktarmaya çabalayacağım. İnsan vücudu müthiş bir gezegen, sadece anlaşılmayı bekliyor.

Emzirme ve bağırsak mikrobiyotası

Anne sütü bebekler için sadece bir besin kaynağı değildir. Anne sütü bunun dışında çeşitli biyolojik bileşenler ve bakteri türleri içerir. Bu bileşenler ve bakteriler hem bağırsak mikrobiyotasını hem de infantil bağışıklık sistemini yönlendirir. Yapılan çalışmalar anne sütü ve bağırsak mikrobiyotasının bireyin kişiliği üzerinde, hastalıklara yatkınlığında ve atopik eğiliminde önemli bir yere sahip olduğunu bildirmektedir. Bu yazıda anne sütünün bileşenleri ve insan bağırsağı mikrobiyotasının şekillendirilmesi üzerindeki etkisi gözden geçirilmiştir.

Anne sütü; proteinler ve karbonhidratlar gibi besinlerin yanı sıra aktif bileşenlerle dolu bir mikrobiyota içerir. Mikrobiyota en basit tanımı ile insan vücudunda birlikte yaşayan organizmaların ( virüs, bakteri, mantar vb ) tamamına denir. Mikrobiyom ise tüm bu sistemin adıdır. Önceki araştırmalar, annenin bağırsak mikrobiyomunun anne sütü yoluyla bebeğine geçtiğini göstermişti. Bu ilişki, ishal ve solunum yolu hastalıklarının yanı sıra astım, obezite, diyabet, atopi ve bağırsak hastalıkları gibi diğer hastalıklara karşı korunmaktan sorumlu olan bağırsak mikrobiyomunun oluşturulmasında kilit rol oynar. Anne sütündeki bakterilerin varlığı bebek sağlığını iyileştirir. Aynı zamanda mastitin önlenmesi gibi çeşitli mekanizmalarla annenin sağlığını da destekler.

Anneden bebeğe bağışıklığın aktarılması, rahim içi yaşamdan başlar ve emzirme ile devam eder. Anne sütü, bebeğin doğumuyla birlikte karşılaşılması muhtemel bebeğin bağırsaklarını ve hava yolu mikroplarını hedef akan antikorları, bağışıklıkları içerir. Yapılan araştırmalar, anne sütünün bebeklerde bağışıklık sistemi gelişimini doğrudan modüle ettiğini göstermiştir. Ve aynı zamanda aktif koruma sağladığını da ortaya koymuştur.

Kolostrum, doğum sonrası ilk bir kaç gün gelen ve anne sütünün en zengin kısmıdır. Bununla birlikte geçiş sütü ve olgun sütten daha fazla ve daha çeşitli sayıda bakteri türü içermektedir. Halk arasında ağız sütü diye bilinir. Bebek doğduğunda mikroplara maruz kalma riski altındadır ve kolostrum uygun bir bağışıklık tepkisi sağlayarak onu korur. Hormonlar, sitokinler, büyüme faktörleri, kemokinler ve immünoglobulinler, emzirme yoluyla bebeğe geçen biyoaktif faktörler arasındadır. Bu nedenle kolostrum sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasında çok önemli bir destekçi olmaktadır.

Anne sütünün mikrobiyal bileşenleri

2000 yılından önce anne sütü steril olarak kabul ediliyordu. Daha sonraki yapılan araştırmalarda anne sütünde kommensal ve probiyotik bakterilerin varlığından bahsedilmiştir. Günümüzde laktik asit bakteri suşları probiyotikler olarak adlandırılmaktadır. Her mililitre anne sütü, çeşitli bakteri türlerinin yaklaşık 1000 koloni oluşturan birimini içerir. Bu hesaptan yola çıkılarak bebeklerin her gün anne sütünden yaklaşık 800.000 bakteri aldığı düşünülmektedir. Vajinal doğum sırasında bebekler, vajinal flora gibi farklı mekanizmalar yoluyla ve devamında emzirmeyle birlikte kayda değer miktarda bakteri alırlar. Bu nedenle anne sütü, bebeğin bağırsaklarında sağlıklı bir mikrobiyota tohumlamanın ikinci önemli kaynağıdır.

Çalışmalar, emzirilen ve mamayla beslenen bebeklerin bağırsak mikrobiyotasındaki temel farklılıkları kanıtlanmıştır. Ve bu çalışmalar, bebek dışkısı ve anne sütünün bazı benzer mikrobiyal suşlara sahip olduğunu da ortaya çıkarmıştır.

Yeni nesil dizileme gibi yeni geliştirilen yöntemler, anne sütünün mikrobiyal bileşimine ilişkin bilgilerimizi artırmıştır. Stafilokok ve Streptokok ‘un anne sütünde en yaygın mikrobiyota familyaları olduğu bildirilmiştir.

Anne Sütü Mikrobiyotası

Şu ana kadar anne sütü mikrobiyotasının tam olarak nereden geldiğine dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak bazı teoriler geliştirilmiştir. İlki, anne sütünün bebeğin ağzından areolaya ve kommensal cilt bölgesine bulaştırdığıdır. Başka bir teori ise anne sütü mikrobiyotasının, kan ve lenfatik dolaşım yoluyla annenin bağırsak florasından kaynaklandığı inancına sahiptir.

Anne sütü mikrobiyotasının çeşitliliği üzerinde annelik faktörlerinin etkisi de görülmektedir. Araştırmalar, vajinal doğum yapan annelerin sütünde sezaryen yapanlara göre daha çeşitli mikrobiyal tür olduğunu göstermiştir. Fakat farklı ırk grupları ve coğrafi bölgeler arasında süt bakteri konsantrasyonu açısından farklılık gözlenmemiştir.

Klinik araştırmalar anne sütü bakteriyel bileşiminin obezite, HIV ve çölyak hastalığı gibi anne sağlığı üzerinde olumlu etkilerini kanıtlamıştır. Ayrıca kemoterapi ve antibiyotik kullanımının anne sütündeki mikrobiyal çeşitliliği azaltması da beklenen değerlendirmeler arasındadır.

Meme bezi mikrobiyomu

Son zamanlarda, meme bezi mikrobiyomunu tanımlayabilmek için çok fazla araştırma yapılmıştır. Memenin farklı bölgelerinden alınan biyopsiler, kültür yoluyla bakterilerin canlılığını onaylamıştır. İnsan meme dokusu mikrobiyomunun anne sütündekine benzer olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, meme duktal mikrobiyomunu tanımlayabilmek için meme başı aspirat sıvısı (NAF) kullanılmıştır. Göğüs kanalı endotel hücreleri tarafından düzenli olarak salgılanan NAF, negatif basınçla uygulanan vantuza bağlı bir şırınga kullanılarak kolaylıkla toplanabilir.

Emzirme ve bağırsak mikrobiyotası etkileri

Anti-enfektif olarak anne sütü mikrobiyomu

Anne sütü mikrobiyotasının, emzirilen bebeklerde çeşitli mekanizmalar yoluyla bakteriyel enfeksiyon insidansını azalttığına inanılmaktadır. Kommensal bakteriler, antimikrobiyal güçleri aracılığıyla patojen bakterilerin büyümesini ve replikasyonunu modüle eder. 6-12 aylık bebekler üzerinde yapılan araştırmalarda anne sütünün toplam enfeksiyon riskini azalttığı rapor edilmiştir. Ancak daha net bilgiler verebilmek için bağırsakların antimikrobiyal aktivitesiyle ilgili daha fazla çalışma gerekmektedir.

İmmünomodülatör rolü

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, bağırsak mikrobiyotasının bağışıklık fonksiyonlarını artırmada önemli bir rol oynadığını göstermiştir. Hayvan bağırsaklarında mikrobiyota sayısı azaldığında dalak, lenf düğümleri ve timus gibi organlarda lenfoid doku gelişiminin değiştiği gösterilmiştir. Bakteri içermeyen bağırsaklarda, IgA üreten hücreler, lamina propria CD4+ hücreleri ve hipoplastik peyer yamaları sayısında azalma görülmüştür. Yakın zamanda yürütülen çalışmalarda, anne sütü ile beslenen bebeklerde formül mama ile beslenenlere göre daha iyi bir immünolojik sistem görülmüştür. Ek olarak, anne sütünün bakteriyel enfeksiyona karşı inflamatuar yanıtları modüle etmeye yardımcı olduğu gözlenmiştir. Bu düzenleyici etkilerin çoğu, süt türevi olmayan probiyotik bakterilerde bulunmamıştır.

Anti-alerjik rol

Anne sütü ile laktik asit bakterileri ve alerjiler arasında koruyucu bir ilişki keşfedilmiştir. Alerjinin ana etiyolojisi, bağışıklık sisteminin düzenlenmesindeki bozukluk olarak tanımlanmıştır. Daha önce yayınlanmış hayvanlar üzerindeki çalışmalar, probiyotik bakterilerin anne sütünden kaynaklandığını ortaya çıkarmıştır. Lactobacillus gasseri ve Lactobacillus coryniformis, inek sütü protein duyarlılığında immün yanıt için modülatör bir role sahiptir. Bununla birlikte, yürütülen randomize bir klinik çalışma, yaşamın ilk 6 ayında probiyotik reçete etmenin atopik egzama riskini azalttığını göstermiştir. Diğer benzer çalışmalarda anne sütü alan bebeklerin yaşamın ilk 2 yılında bebek egzaması ile karşılaşma durumunun az olduğunu tespit etmiştir.

Antitümör özellikleri

Bununla birlikte, bağırsak mikrobiyomunun antitümör özelliklerini değerlendirmek için pek çok çalışma yapılmamıştır ancak emziren annelerin meme kanserine yakalanma olasılığının düşük olduğu ve yine anne sütünün bebeği kansere karşı koruduğu gibi literatürde bazı bilgiler yer almaktadır.

Sonuç

Bu bölümde anne sütü mikrobiyomunu ve bu sistemin bebek sağlığı üzerindeki rolünü inceledik. Toparlamak gerekirse emzirme ve bağırsak mikrobiyotası bebek sağlığı açısından çok önemli bir role sahiptir. Bunlardan bazıları anti-enfektif, immünomodülatör ve antikanser özelliklerdir. Günümüzde anne sütü ve anne sütü mikrobiyomunun önemi daha fazla fark edilmektedir. Ancak anne sütü mikrobiyomunu faydalı bakterilerle zenginleştirebilmek için daha fazla çalışma ve araştırma yapılmalıdır.

 

Emzirme Kategorimiz altındaki diğer yazılara buradan ulaşabilirsiniz.

Sosyal Medya hesabımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Subscribe
Bildir

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments